Rubble Kings

Nicholson, arşiv görüntülerinden yararlanarak 1970'lerin New York sokaklarında dolaşan gerçek Savaşçıların yaşam öyküsünü gözler önüne seriyor. Bu anlatı, bir yandan çöküşte olan bir şehir portresi çizerken, diğer yandan çete kültürünün acımasız gerçekliklerini vurguluyor. Nicholson’ın sunduğu bu hikaye, dönemin sert koşullarını olduğu gibi aktarırken, aynı zamanda bu zorlu çevrede hayatta kalmayı başaran insanların direncini ortaya koyuyor. Tehlikelerle dolu sokaklarda günlük yaşam, adeta sürekli bir varoluş mücadelesine dönüşüyor. Her gün karşılaşılan zorluklara rağmen, bu Savaşçılar ayakta kalmayı başarıyor. Nicholson, izleyicilere 1970'ler New York’un zorlu atmosferini ve bu ortamda yaşam savaşı veren sıradan bireylerin hikayelerini sunarak çarpıcı bir gerçeklik tablosu oluşturuyor. Çete yaşamının riskleri, aslında bir grubun hayatta kalma azmiyle örülen bir hikayeyi anlatıyor; bu hikaye de 1970’lerin New York’unun sert sokaklarında yaşayan gerçek Savaşçıların yaşamlarından kesitlerle dile getiriliyor.